20 Kasım 2012 Salı

Veee WHISKY'nin sonu...

Şaka şaka... Tabii ki böyle birşey yok. Viski'nin sonu gelirse sizler bizler ne yapacağız o zaman değil mi Dostlar? Sadece Haziran Ayında yazmaya başladığım ve çok da keyifle anlattığım Viski hikayesine bir süre ara vereceğiz. Yoksa ne biz ondan ne de o bizden vazgeçebilir. Ancak konuya ara vermeden önce diğer ülke viskilerinden de söz etmemek olmaz. Ne de olsa onların da etiketlerinde Whisky ya da Whiskey yazmakta.
Hazır Amerika kıtasında iken biraz daha kuzeye çıkıp Kanada viskilerinden dem vuralım biraz. Evet dostlar İskoçya, İrlanda ve Amerika B.D ne oranla daha küçük ölçekli olmasına rağmen Kanada da Viskileri ile nam salmıştır Alkol dünyasında. Kanada Viskileri de Amerikan Viskileri gibi Çavdar ve Mısır'dan damıtılmaktadır ve doğal olarak da Malt kategorisinde Kanada Viskisi yoktur.  Ancak bu demek değildir ki  Kanada  viskileri  kötüdür. Sadece Scotch, Irish ve Bourbon'larla yarışamazlar o kadar. Bununla birlikte kokteyllerde  kullanmak  için  ideal viskilerdir. Örneğin en iyi Manhattan kokteyli Canadian Club'dan yapılır. İşte bu özelliklerinden dolayı da bol buzla içilen Yaz Viskisi kıvamındadırlar. Aslında Kanada  1769 yılından bu yana viski  üreticisi bir ülkedir. Hatta ABD'deki meşhuur içki yasağı  yıllarında yine meşhuuurr Al Capone'a yıllarca üreticilik yapmıştır.  Yani kısaca Al Capone ününü biraz da Kanada Viski üreticilerine borçludur.  

Bakınız UNTOUCHABLES - DOKUNULMAZLAR  filmi..
1987 yılında Brain De Palma yönetmenliğinde çevrilen bu  filmde,  Sir Sean CONNERY'de  Jim MALONE adında İrlanda göçmeni bir Amerikalı polis memurunu canlandırmaktaydı ve bu rolü ile de OSCAR'ını kapmıştı. Eeee daha önce ki yazılarımızda dedik ya, kendisi Viski'nin adı geçen her  organizasyonda bulunur diye. İşte; UNTOUCHBLES filiminde de evinde vurulmadan önce bile Viski'sini yudumluyordu Usta... 


Neyse biz konumuza dönelim. Kanada Viskileri içinde en tanınmışları olarak, ülkemizde de tüm grosmarketlerde rahatlıkla bulunabilen Canadian Club  ve Black Velvet'i sayabiliriz. Bunun dışında Seagram's ve Canadian Mist de ara sıra boy göstermektedirler raflarda. Fiyatları da gayet makul seviyelerde. Bir kere denemekte fayda var dostlar. Ama dediğim gibi çok şey beklememek lazım.


Gelelim  Uzakdoğunun küçük ama çalışkan adamları Japonlara. O da nereden çıktı derseniz Viskiden çıktı derim. Çünkü Japonlar 1899 yılından bu yana viski üretiyorlar. Ancak yeni veya özgün bir tad yerine Scotch Viskilerini başarılı bir şekilde taklit ediyorlar. Daha doğrusu İskoçya'da birkaç damıtımevini satın alarak buradan getirdikleri Malt viskileri kendi ürettikleri tahıl viskileri ile harmanlayıp piyasalarına sürmekteler. Aslında Japonya'nın kuzeyi viski yapmak için uygun tabiat koşullarını sağlamasına rağmen  PEAT (Turba) kömürünün olmayışı Japonları İskoç viskilerinin bire bir taklitlarini yapmalarına engel oluyor. 

Ancak şunu da belirtmeden geçmeyelim ki Japonya'da üretilen NIKKA, YAMAZAKI ve SUNTORY çok ama çok kaliteli viskilerdir. Hatta dünya klasmanında bir çok İskoç Viskisinin önünden ödül almışlıkları bile vardır. Bunda ilginç tasarımlı şişelerinin de etkisi olduğu söylenebilir. 
 

Ve Japon insanlar için söylenen genel kural Viski de de geçerli; 
'Japon yaptı mı yapıyor kardeşim.'


  


Bir de Hintli'ler bu işe soyunmuşlar dostlar. Gerçi sadece BAGPIPER markalı viskileri dünya çapında değer görmekte olup, bunun dışında bilinen markaları yoktur. Hintli'ler de Malt viskiyi  İskoçya dan satın alıp kendi tahıl viskileri ile karıştırarak viski üretmekte ve sadece kendileri içmektedirler. Onun için arayıp, bulayım diye uğraşmayın...

Geleliiimm bizeee... Çoğumuzun bildiği üzere Ankara Viskimiz var bizimde. 1957 yılında TEKEL tarafından üretilmeye başlanmış idi. Hatta etiketinde MALT VİSKİ bile yazar. Aslında doğrudur. Tamamen Arpa maltından yapılmış bir viskidir. Ancak İskoç Viskilerinin kalitesini beklemek yanlış olur. Buna rağmen tatlımsı ve hoş içimli bir aperatif olarak yudumlaya bileceğiniz bir viski. Artık size kalmış... 

Evet Dostlar; iyisiyle kötüsüyle Viskiyi ve Viski dünyasını tanıtmaya çalıştım sizlere. Artık bundan sonrası size ve damak tadınıza kalmış, ister Malt içersiniiiiz, ister Bourbon ama bir şey var ki bundan sonra bilerek ve hissederek içeceksiniz Viski'nizi. Sarhoş olmak için değil... Zaten amaç da bu; Viski'den zevk almak. Sabah baş ağrısı ile uyanmak değil. Çünkü viski kültüründe bu yok.
Başta da dediğimiz gibi Viski biyografisinin sonu geldi ama daha sonra ki haftalarda Viski içme detayları, Viski adabı Viski eşlikçileri gibi konulardan da dem vuracağız.  
Ha bu arada 'Oğlum bu kadar anlattın da sen evde ne içiyorsun' diye merak eden Dostlar'a da aşağıdaki fotoğraf  bir  fikir  verir  sanıyorum.
 Haftaya başka bir konuya gireceğiz. Şimdilik hepinize iyi haftalar. Sevgilerimle. 



7 Eylül 2012 Cuma

Bourbon ve Tennessee... Fark burada.

Merhaba Dostlar;
İrlanda'dan Amerika'ya uçmamız biraz zaman aldı biliyorum. Ama daha önce ki yazılarımda da belirttiğim gibi mevsim YAZ, hava sıcak, eh biraz da tatil rehaveti eklenince mecburen 3 hafta ara vermek zorunda kaldık Viski sohbetlerimize. Ve lakin döndük... Aynı hızla kaldığımız yerden daha doğrusu Amerika'nın  Kentucky eyaletinin BOURBON kasabasından sohbete başlayalım.
Evet Dostlar; Amerikan Viskisi ya da Viski dünyasındaki adı ile BOURBON WHISKEY'lerin doğum yeri Kentucky eyalaetinin BOURBON kasabasıdır. Bundan 200 yıl öncesine kadar Amerika kıtası Viski diye bir içeceği tanımıyor ve sadece ROM ve BİRA tüketiyorlardı. Amerika kıtasının keşfinden sonra buraya göç eden İskoç'lar ve İrlanda'lılar yanlarında getirdikleri viski ve daha önemlisi küçük ev tipi bakır imbikler ile Amerika kıtasını Viski ile tanıştırdılar. Ancak bir sorun vardı ki Amerika'da Arpa'dan çok Mısır ve Çavdar bulunmaktaydı. Eee hal böyle olunca; 'Viskisiz kalacağımıza Mısır'dan üretiriz' diyen İrlandalı ve İskoçyalı Göçmen kardeşlerimiz BOURBON viskiyi damıtmaya başlamışlar 1700'lü yılların sonlarında... Neden Kentucky'nin BOURBON kasabası derseniz, yumuşak iklimi ve daha önemlisi çok yumuşak kaynak suları sayesinde diyeceğim. Yine döndük dolandık yumuşak kaynak sularını bulduk değil mi? Ama iyi viski yapmak için bu şart biliyorsunuz.

İşte Amerikan viskisi diye bildiğimiz BOURBON WHISKEY'ler böyle doğmuş Amerika kıtasında. Haa bu işi ilk kim becermiş diye soracak olursanız genel rivayete göre 1789 yılında Elijah Craig adlı bir vatandaşdan bahsediyor kitaplar. Hatta kendisinin bilfiil PAPAZ olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Bulabildiğimiz tek resmi de budur Muhterem Craig'in. Ama kendi adıyla halen üretilen viskisi de takdire şayandır son tahlilde... 
Bu doğumdan sonra viski üretimi artarak sürmüş Amerika kıtasının Kuzeyinde. 1794 yılında ise viskiye getirilen vergileri protesto eden Pennsylvania'lı üreticiler, kazan kaldırıp viski ayaklanmasını başlatmışlar. Bu arada, araya karışan bir vergi müfettişini de katran ve tüye bulayıp, bir demir putrelin üzerine oturtarak ibreti alem olsun diye sokaklarda gezdirmişler.  İşte Red Kit romanlarında sıkça gördüğümüz cezalandırma şeklinin temelinde de yine Viski'ye koyulmaya çalışılan yasaklar var... Adamlar nasıl sahip çıkmışlar içkilerine görüyorsunuz Dostlar. 
Günümüzde de BOURBON WHISKEY üretmenin belli standartları var Amerika'da. Öncelikle üretimde kullanılan tahılın %51'i Mısır olmak zorunda. Ayrıca üretimden sonra en az 2 yıl içi yakılmış yeni meşe fıçılarda dinlendirmek gerekiyor. Ancak bir çok üretici viskisini 4 yıldan önce şişelemiyor Amerika'da. İskoç viskilerinden tad olarak ayrılan tarafını da bu içi yakılmış meşe fıçılar sağlıyor BOURBON'lara. Yine aynı fıçılardan dolayı da renkleri biraz daha koyu ve kızıl kahveye yakın bir renk alıyor.
Gelelim tadlarına... Bourbon Whiskey'ler İskoç viskileri gibi derin tad ve nüanslara sahip değiller. Bunun için de yıllandırmak Viskiye ilave bir tad katmıyor. Ancak Mısır'dan geriye kalan %49'luk kısımda Buğday ağırlıklı tahıl kullanıldığında Viski tatlımsı, Çavdar kullanıldığında da baharatlı bir tad elde ediliyor. Bu oranlar da tamamen üreticinin viskisinden beklentisine kalmış. 
 
Ülkemizde hemen hemen tüm Grosmarketlerde bulabileceğiniz JIM BEAM, EARLY TIMES, FOUR ROSES, MARKER'S MARK ve WILD TURKEY markaları BOURBON'ların en güzel örnekleri. 


Bununla beraber, eğer bir yerlerde BLANTON'S ve BOOKER'S markalı BOURBON'lara denk gelir iseniz sakın kaçırmayın derim. Çünkü bu markalar da BOURBON'ların ROLLS ROYCE'u olurlar. Ayrıca BOURBON'lar SCOTCH MALT'lara göre daha uygun fiyatlıdırlar. Bunu da belirteyim.
Şimdi gelelim yazımızın başlığında da belirttiğimiz en önemli mevzuuya. Bourbon'mu Tennessee mi... Yada bilinen adıyla JACK DANIEL'S mı diğerleri mi??? 
Evet dostlar hepimizin zevkle tükettiği JACK DANIEL'S bir Amerikan Viskisi. Ancak sakın haa Bourbon sınıfına sokmayın çünkü Tennessee de bunu söylemeye kalkarsanız fena halde tepki alırsınız. Çünkü Tennessee'liler bunu asla kabul etmezler ve etiketlerine de bunu göstere göstere yazarlar. İşte böyle... 
Yine açıklamadan geçmeyelim; dikkat ederseniz iki etiketin üzerinde de SOUR MASH şeklinde bir ifade vardır. İşte bu da yine Amerikan Viskilerinde bulunan bir özellik Dostlar. Sour Mash Ekşi maya anlamındadır ki geleneksel mayalama yöntemini ifade eder. Bu da ne işe yarıyor derseniz açıklayayım. Viski damıtılmadan önce %5 alkollü bir bira elde edilir demiştik önceki yazılarımızda. İşte bu noktada Amerikalı Viski üreticileri bu biranın içine Sanayi ürünü bira mayası yerine bir önceki damıtımdan kalan mayalanmış biradan koyarak bu bira içindeki mayayı kullanırlar. Böylece mayanın karekteri hep aynı kalmış olur ki buna da EKŞİ MAYA yani SOUR MASH denilir Dostlar.
Tennessee viskilerini Kentucky Bourbonlarından ayıran en önemli özellik ise Tennessee viskilerinin Kömür filtresinden geçirilmesidir. Bu işlem için Amerika kıtasına özgü dev akçaağçlar kesilerek tahta haline getirilip ve ızgara halinde istiflendikten sonra yakılıyor arkadaşlar. Ve bu yanma işleminin en hararetli halinde basınçlı su ile bu ateş söndürülür ve geriye içinde is olmayan tertemiz bir kömür kalıyor. 
Bu kömür de çakıltaşı boyutunda ufalanarak 4-5 mt. çapında geniş fıçılara dolduruluyor ve damıtılan viski bu fıçının içine akıtlarak günlerce bu kömürün içinden süzülmesi bekleniyor. İşte JACK DANIEL'S e o muhteşem tadı veren bu süzülme işlemi oluyor arkadaşlar. Onun içinidir ki JACK'i içerken hafif kömürümsü tadı alırsınız ve yine onun içindir ki JACK DANIEL'S en az 3 adet iri buzla içilir... Eeee o ateş başka türlü söner mi?  İşte JACK'i JACK yapan bu özelliğidir Dostlar.
Gelelim kurucusu JACK amcaya... Zamanının en sert delikanlısı olduğu söylenir JACK DANIEL'in. Eylül 1850 de doğduğunda Jasper Newton DANIEL adı ile tescillendi. 13 Yaşında Dan CALL'dan viski imalathanesini satın alıp akçaağaç kömüründen süzme işlemini geliştirdi ve 1866 yılında yani daha 16 yaşında iken kusursuz JACK DANIEL'S i üretti ve damıtımevini tescil ettirerek Tennessee'nin küçük kasabası LYNCHBURG'da Amerikanın ilk yasal damıtımevi ünvanını kazandı. 
13 yaşında başlayan bu macerası 1911 yılına kadar sürdü Jack Amca'nın. 1905 yılında bir sabah erkenden ofisine geldi Jack. Ofisinde bulunan ( ve de solda görülen ) kasasını açmak istedi ancak şifreyi hatırlayamadı. Dedik ya sert adammış diye, çok sinirlendi ve kasayı tekmelemeye başladı. Bu sırada ayak parmağını kırdı ama önemsemedi. Ve bu olay sonunda kaptığı enfeksyon sonucunda 1911 yılında kan zehirlenmesinden dolayı vefat etti Jack Amca...

158 boyundaki Jack DANİEL hiç evlenmedi ve çocuğu da olmadı. 21 yaşına girdiği doğum gününde kendine aldığı Resmi Frak ve geniş kenarlı çiftçi şapkası ölene kadar günlük giysisi oldu Jack'in. Tabii böyle bir karizmaya zamanının tüm kadınları hayrandı doğal olarak. Öldükten sonra da vasiyeti üzerine mezarının başına 2 adet sandalye koyulmasını istedi Bayan ziyaretçileri ayakta kalmasın diye...
İşte bundan dolayıdır ki Tokyo'dan New York'a kadar tüm sert çocukların içkisidir JACK DANIEL'S. 1866 yılından bu yana hiç değişmeyen etiketiyle bir çok ödül ve madalya kazandı. Tek ilave ise 1887 yılında yanında çalışmaya başlayan ve daha sonra damıtımevini bırakacağı yeğeni LEM MOTLOW'un adının 1944 yılında etikete eklenmesi oldu. O zamandan beri JACK DANIEL'S aynı JACK DANIEL'S dostlar.

3 versiyonu bulunmakta JACK DANIEL'S in. Klasik olarak hepimizin bildiği köşeli şişede satılan JACK dışında ikinci bir kömür fitresinden geçirilerek dinlendirilen kibar versiyon GENTLEMAN JACK ve 1997 yılında piyasaya sürülen, fıçılarda ekstra dinlendirilen JACK DANIEL'S Single Barrel. Single Barrel, içinde yıllandığı fıçının özelliğine göre tadı çeşitlilik gösteriyor ve hiç bir parti bir diğerinin aynı değil.
İşte böyle Dostlar; JACK DANIEL'S i de JACK'i de yad etmiş olduk bu hafta. Başta da söylediğim gibi siz siz olun Tennessee'de BOURBON'dan bahsetmeyin ve JACK DANIEL'S inizi en az 3 buzla için. Hepinize iyi bir haftasonu diliyorum. Sevgiler.  

13 Ağustos 2012 Pazartesi

IRISH mi, SCOTCH mu? WHISKEY mi, WHISKY mi?

Herkese merhaba. 1 haftalık aradan sonra tekrar viski dünyasına döndük dostlar.  Malum mevsim YAZ ve hafta sonları cennemi İzmir'de yaşamak gerçekten zor... Kaçıyoruz su kenarlarına mecburen.
Nerede kalmıştık??? Birleşik Krallığın en asi  çocukları İSKOÇ'lardan sonra 2. en asi çocukları İRLANDA'lılarda kalmıştık... Aslında, bu iki halk arasında da çok bir fark yok. İkisi de KELT ırkının temsilcileridir sonuçta. Hatta İskoçların bir kısmı da önce İRLANDA adasına yerleşip buradan Britanya adasının kuzeyine, yani bu günkü İSKOÇYA'ya göç etmişlerdir. Doğal olarak da ANGLO SAKSON olan İngilizlerle bir alakaları yoktur. Zaten bundan dolayı da yıllarca savaşmışlardır İngilizler'le. 
Her ne kadar Viski'nin vatanı İSKOÇYA'dır diyorsak da tarihsel verilere göre ruhsatlı ilk damıtımevi 1608 yılında Kuzey İrlanda'da kurululan ve hala çok güzel viskiler damıtan OLD BUSHMILLS olarak kabul ediliyor. Hal böyle olunca da İrlanda'lılar ilk viskiyi biz yaptık gibisinden havaya giriyorlar ki tarihisel açıdan haklılar.  Ancak İskoç viskilerinden tad, aroma ve yapım şekli olarak ciddi ayrılıkları bulunmakta IRISH'lerin.

Bir kere İrlanda'lılar viskilerini 3 kere damıtıyorlar ki, bu da viskiye çok rafine ve yumuşak bir tad sağlıyor. Buna bağlı olarak da İrlanda viskileri 6 yılda olgunlaşıyor. Gerçi; İrlanda'lılar bununla övünseler de İskoç'lar da buna ' doğru düzgün bir viskiyi ancak 3. damıtımda becerebiliyorsunuz' şeklinde cevap vermek suretiyle geyik muhabbetine hala devam etmektedirler. 
Yapım şekli olarak da birkaç farkları vardır İrlanda viskilerinin. Öncelikle İrlanda viskilerinin büyük çoğunluğu Blended kategorisindedir. Yani tahıl viskileri ile Malt viskinin karıştırılması ile elde edilen viskilerdir. Sadece BUSHMILLS, TYRCONNEL ve CONNEMARA single malt viski üretirler ki bunlardan da sadece CONNEMARA peat kömürü kullanarak arpayı islendirdikten sonra viskiyi damıtıyor. Hala SCOTISH MALT'lara ulaşma isteği devam etmekte...
Bununla birlikte İrlanda'lılar arpayı çimlendirmeden ve kömür ateşinde kavuryorlar ki bu da viskide İS tadı olmamasını sağlıyor.
Yani anlayacağınız, İrlanda viskilerini İskoç viskilerinden ayıran en önemli özellik İrlanda viskilerinin yapımında PEAT kömürü kullanılımıyor olmasıdır arkadaşlar. Her ne kadar İrlanda'nın da tüm yüzeyi PEAT kaplı olmasına rağmen. Bu da İskoç viskilerinde bulunan PEAT ve İS tadının İrlanda viskilerinde olmadığı anlamına gelmektedir. Ayrıca İrlanda'lılar viski hammaddesi olarak Arpa, Mısır ve Çavdar dışında Yulaf da kullanmaları İrlanda viskilerinin daha tatlımsı ve yumuşak olmalarını sağlıyor Dostlar.
Bir ince fark da İrlanda'lıların viski şişeleri ve etiketlerinde kendini göstermektedir. İrlanda viski şişeleri, ülkenin simgesi Yeşil Yonca olmasından dolayı çoğunlukla yeşil renklidir. Bununla birlikte İrlanda'lılar viskilerinin etiketlerine WHISKEY diye  yazmayı uygun bulmuşlardır. Bu durumun İskoç'lara bir nazire olduğu genel kanıdır viski dünyasında...
Gelelim örneklere... Evet dostlar bir çoğunuzun da bildiği üzere, en iyi bilinen İrlanda viski markası JAMESON'dır. Bu marka ülkemizde de grosmarketlerde rahatlıkla bulunan ve gayet rahat ve yumuşak içimli bir İrlanda Viskisidir. Bunun dışında zaman zaman TULLAMORE DEW da raflarda kendini gösteriyor, denk gelirse kaçırmayın derim. 

BUSHMILLS ise ilk damıtımevi olmasına rağmen malesef ülkemizde çok nadir bulunuyor. Çok aramayın diye burada görsellerini vereyim bari sizlere... Yandaki şişelerden 10 ve 16 yıllık olanları ile Black BUSH'u bir ihtimal İstanbul'un elit içki mağazalarında kıstırabilirsiniz. Elinize geçer ise mutlaka edinin derim. Bu arada iyi bir SCOTCH Malt'tan ucuzdurlar. Bu da unutulmasın...


 Geriye kalan CONNEMARA, TYRCONNEL, KILBEGGAN veya REDBREAST edinebilmek için en iyi ihtimalle İrlanda'ya veya İngiltere'ye seyahat etmeniz gerekiyor arkadaşlar. Ülkemize malesef ithal edilmiyorlar. Onun için hiç aramayın derim. Tabii bu bizim gibi viski misyonerleri için bir kayıp. Çünkü özellikle CONNEMARA ve TYRCONNEL hem IRISH MALT viski olmalarından dolayı hem de rafine tadlarından dolayı en önemli WHISKEY örnekleri. Hasretle bekliyoruz... İşte size IRISH WHISKEY's.

Biraz da içim ritüellerinden bahsedelim IRISH'lerin. Çok yumuşak ve yuvarlak içimli olmalarından dolayı IRISH WHISKEY'ler sek içiliyor dostlar. Nasıl İskoç'ların viskiye ilave edilecek şeyler hakkında atasözleri varsa (ki daha önceki haftalarda yazmıştım) İrlanda'lılar da iki şeye dikkat ettiklerinden bahsederler atasözlerinde.

'Bir İrlanda'lıya iki şeyi yapmayacaksın; karısına sarkma, ve asla viskisine su katma...' 
İşte bu felsefeyle yaşamaktadır İrlanda'lı kardeşlerimiz. Bu arada dünyada kişi başına düşen içki tüketiminde 2. sırada olduklarını da belirtmeden geçmeyeyim Dostlar. 
Kırmızı surat ve buruna  sahip olmalarının yegane sebebi budur. Bir de İrlanda'lılar viskilerini bira ile beraber içiyorlar arkadaşlar. Nasıl oluyor derseniz şöyle oluyor, önce viskiden bir yudum alnıyor ve üzerine yine IRISH olmak şartıyla ( GUINNESS, KILKENNY vs.) biradan büyükçe bir yudum alarak Viskinin çıkardığı yangını söndürüyorlar midelerinde. Alkolün dibine vurmak deyiminin buradan çıktığını düşünmeye başladım...
Başka bir İrlandalı geleneği de viskinin adıyla istenmesidir Dostlar. Evet İrlanda'da Pub'a girip 'viski' derseniz yüzünüze tuhaf tuhaf bakacaktır barmen. İrlanda da viski adıyla isteniyor ve genellikle de bu konuda çok tutucudur İrlandalılar. Bir gün yolunuz İrlanda'ya düşerse aklınızda bulunsun, mutlaka bu mekanı ziyaret edin ve benim için de GUINNESS eşliğinde CONNEMARA'nızı yudumlayın.
 

Haftaya Tennesse'ye uçuyoruz. Meşhuuuurrr JACK DANIEL Amcayı ziyarete.  Şimdilik hoşçakalın. Hepinize sevgiler...

28 Temmuz 2012 Cumartesi

HIGHLAND... Göller, Yeşillikler ve Malt'lar ülkesi...

Yıl 1984, Genç, Uzun boylu , dağınık sarı saçlı adam NEW YORK'da bir PUB'dan içeriye girer. Etrafına bir göz attıktan sonra bar'a doğru ilerler ve barmen'e ''GLENMORANGIE'' der... Benim için İSKOÇYA ve MALT WHISKY serüveni, 1995 yılında seyrettiğim 1986 yapımı HIGHLANDER filminin bu repliği ile başladı dostlar. Her ne kadar İSKOÇ olmasa da Fransız Christopher LAMBERT ve has be has İSKOÇ SIR SEAN CONNERY'nin başrollerini paylaştığı bu film serisi İskoçya ve Viski adına çok ince mesajlar vermekteydi. 



Zaten tam bir İskoç Milliyetçisi olan Sean CONNERY, oynadığı tüm filmlerinde ya bir İskoç'u yada İskoç asıllı bir İngiliz'i oynaması; oynarken de illaki araya viski sokuşturması da  bu içkinin İskoçlar için ne anlam ifade ettiğini anlamama yetmiş idi. Şunu da belirtmeliyim ki SIR SEAN CONNERY filmlerinde de sadece MALT WHISKY içiyor. 






Yapımcılığını da üstlendiği ve güzeller güzeli Catherine Zeta Jones ile oynadığı Entrapment - Kurda Tuzak filminde olayı son noktaya taşıyıp, filmin bir bölümünü, İskoçya Isle of Skye adası yakınlarındaki Lochash gölü kıyısında Eilean Dolan Castle da çekmiş ve bu mekanda da The MACALLAN'ı şişeden kristal bardağına doldurarak kalite mesajını vermiştir ilgililere...


Masanın üzerindeki şişeye dikkatinizi çekerim dostlar. 10 yıllık The MACALLAN olurlar kendileri... Kendisine, viski dünyasına yaptığı hizmetlerden dolayı buradan hürmetlerimizi sunuyoruz...





Evet Dostlar HIGHLAND denince ilk akla gelen yemyeşil ovalar, ormanlar, yumuşak kaynak suları ve coşkulu akan nehirlerdir. Bundan dolayı da viski damıtımevlerinin büyük bir kısmı bu bölgede yer almaktadır.  Başta da söylediğimiz gibi Viskiyi viski yapan en önemli faktörlerden biri de kaynak sularıdır. Highland bögesinde bulunan kaynak suları kireçsiz, mineral oranı yüksek ve yumuşak içimli olduklarından dolayı viskinin ilk damıtıldığı anda ki ateşini almak için bu kaynak sularından ekliyor İskoçlar. 
Highland bölgesi 2 alt bölgeyi içeriyor demiştik. Bu bölgelerden SPEYSIDE, adını Spey nehrinden alıyor. İskoçya'da yaklaşık 130 civarı Malt viski damıtımevi var ve bunların da %70'i Highland bölgesinde bulunmaktadır arkadaşlar. SPEYSIDE bölgesi ise bu %70'in yaklaşık %60'ını barındırmaktadır. Gördüğünüz gibi SPEYSIDE da Highland'in gözbebeği ve viski cenneti. Malt viskinin tüm iyi bilinen markaları bu bölgede damıtılıyor. The MACALLAN, GLENLIVET, GLENFIDDICH, CARDHU, The BALVENIE, ABERLOUR, STRATHISLA, CRAGGANMORE gibi dünyaca tanınan Malt'lar Spey nehrinin kıyısında kurulu olan bu damıtımevlerinin ürünü.

Genel olarak çok bilinmesi ve çok takdir görmesinin sebebi de, Speyside viskilerinin son derece yumuşak içimli, tatlımsı, fındık ve baharat tadlarını barındıran viskiler olmasından kaynaklanmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı da çok daha geniş kitleye hitab etmekte ve takdiri de haketmektedir Speyside viskileri. Bu aromaları da bölgenin yemyeşil bitki örtüsünden oluşan PEAT ve bu bitki örtüsünde akan yumuşak kaynak suları ve nehirleri sayesinde elde etmektedirler. 
Gördüğünüz gibi böyle bir doğadan kötü şey çıkar mı dostlar??? İşte Spey nehrinin mucizeleri bu bitki örtüsü ve temiz havasında saklı. Bu da doğal olarak damıtılan viskinin genel karekterini belirliyor. Böylece ortaya neredeyse Likör tadında  şurupsu ve çok aromatik viskiler ortaya çıkmakta. İşte size doğanın mucizesi...
E bu kadar anlattın da nereden bulacağız bunları derseniz; yukarıda saydığım markalar Free Shop'larda bulunabilen markalar Dostlar. Onun dışında ise biraz pahalı olmakla birlikte (100-180 TL arası ) Grosmarketlerde yakalayabilirsiniz. Bir küçük tüyo daha; benim de çok zevkle tükettiğim 12 yıllık GLENLIVET  Metro Grosmarketlerde 99 TL. gibi komik bir fiyata satılıyor. Bence yetkililer bu yanlışı görmeden hemen kapın bir tane derim.
 
Speyside'dan sonra gelelim asıl HIGHLAND bölgesine... Genel olarak tüm Highland viskileri yumuşak içimleri ve aromatik tadları ile öne çıkmaktadırlar. Çünkü bu toprakların bitki örtüsü fundalıklardan ve yine bu bölgede yoğun olarak yetişen süpürgeotundan oluşmakta. Böyle olunca da bu tadlar PEAT yoluyla direk olarak viskinin aromasına yansımakta dostlar.  


Şimdi 'yok süpürgeotu, yok funda tadı, yok fındık tadı... Ulan oğlum viski mi içiyoruz şurup mu?'' dediğinizi duyar gibiyim. Arkadaşlar eğer şimdiye kadar Malt Whisky'i denemedi iseniz bu sorunuzun cevabı ''EVET ŞURUP'' olacaktır. Ancaaaak; Malt'ı da sadece ve sadece erimiş buz suyu ile ve göbeği tombul bir bardakta denemenizi tavsiye ediyorum. Bu arada buz suyunu, viskinin yarısı kadar ve yavaş yavaş ilave edin. Bu arada çıkan kokuları koklayın bardaktan. İşte o zaman bana hak vereceksiniz dostlar. Tecrübe ile sabittir. Kendi aile fertlerimde de dahil olmak üzere, doğru içim şekliyle, bir çok kişiyi Malt Whisky tiryakisi yaptığım bir gerçektir ve eylemlerim sürecek...
Speyside dışında kalan Highland viskilerinin en önemli örnekleri de başta 1995 yılında HIGHLANDER filmi ile bu yola çıkmama sebep olan GLENMORANGIE ardından da  DALWHINNIE, GLENTURRET, DALMORE, GLENGOYNE, OBAN, OLD PULTENEY, EDRADOUR markalarını sayabiliriz. Bunlardan da sadece GLENMORANGIE'yi VE OBAN'ı grosmarketlerde bulabilirsiniz. Tabii yine Free Shop'larda bu viskileri daha ucuza edinme imkanınız var. 
Evet Dostlarım bu haftalık da bu kadar. Bana kalsa İSKOÇYA'dan hiç çıkmam ama sizleri daha fazla sıkmadan haftaya İrlanda'ya oradan da Amerika TENNESSEE geçelim diyorum. Malum JACK amca bekliyor. Hepinize mutlu bir hafta diliyorum. Sevgilerimle.



15 Temmuz 2012 Pazar

Bölgeler, Tadlar, Kokular ve MALT'lar

Hepinize iyi bir hafta diliyorum dostlarım. Geçen hafta yazımıza İzmir'in serinliğinden bahsederek başlamıştık hatırlarsınız. Bu hafta da eski Cehennemii günlerimize geri döndüğümüzün müjdesini vereyim sizlere. Pek viski havası değil ama başladık bir kere yazmaya devam edeceğiz artık...
Geçen hafta Malt viskileri içme ritüellerinden bahsetmiştik. Bir bukle de yörelerinden bahsedelim sizlere. 
Sevgili Dostlar MALT 'ların da kendilerine göre tadları ve aromaları var demiştik. Bu tad ve aromalar da Malt Viskilerin damıtıldığı bölgelerin  tabiat şartları ve bitki örtüsü ile çok alakalıdır. Nasıl mı? Şöyle ki... Geçen hafta yazımızda belirttiğimiz gibi SCOTCH viski'nin taklit edilememesinin en önemli faktörü kurutma işlemi sırasında kullanılan PEAT kömürüdür. Bu PEAT ( ki TURBA olarak da adlandırılır ) İskoçya'nın her bölgesinde bulunmaktadır ve kurumuş bataklık çamuru ve o bataklıktaki kurumuş bitki kökleri ve bitkilerden oluşmaktadır. Dolayısıyla da yanarken kendine has; daha doğrusu bulunduğu bölgenin bitki örtüsüne has kokular yayar. Şimdi burada bu bölgelerden bahsedelim biraz. 
İskoçya'da 4 adet ana viski bölgesi bulunmaktadır. Bunlar, HIGHLAND, LOWLAND, ISLAY, CAMPBELTOWN olarak adlandırılan bölgeleridir. Bu bölgelerin içinde HIGHLAND, SPEYSIDE ve ISLAND adında iki alt bölge daha içerir. SPEYSIDE adını İskoçya'nın Kuzeyinden doğan ve KUZEY DENİZİ'ne dökülen SPEY ırmağından almaktadır. ISLAND ise İskoçya'nın Kuzey ve Batı bölgelerinde bulunan adaları tanımlamaktadır. Bu ana 4 bölgenin kendine has özellikleri ve doğal şartları bulunmaktadır. Bu özellikler de bu bölgelerde oluşan PEAT ve Kaynak sularına yansımaktadır. Mesela ISLAY bölgesi anakaradan 2 saat uzaklıkta, Atlas Okyanusunun üzerinde ve 3.500 Nüfuslu bir adadır. Ancak doğal bitki örtüsü ile oluşmuş PEAT' ler bol miktarda Yosun ve İyot kokusu içerdiğinden dolayı bu adada üretilen Malt Viskiler yoğun iyot kokulu ve ilaçsı tadlara sahiptirler. Dolayısı ile de diğer bölgelere göre çok daha ağır viskilerdir. Hatta bu bölgenin ve viski dünyasının efsane viskileri ARDBEG, LAGAVULIN ve LAPHORAIG islenme işlemleri 40 saat sürmelerinden dolayı çok daha iyotlu ve hatta tuzlu bir tada sahiptirler. Bazı viski yazarları ARDBEG için 'boya sökücü', LAGAVULIN için 'hastane bandajı kokulu'  gibi yorumlarda bulunmuşlardır. Yani bu markaları içmek biraz yürek istiyor Dostlar. Ama bana sorarsanız 3'ü de muhteşem ve mutlaka denenmeli diyorum. Eğer bu güne kadar Teacher's, Long Jhon veya Ballantines içti iseniz LAPHORAIG ile tanışmışsınız demektir. Çünkü bu Blend Whisky'lerin içinde bolca miktarda LAPHORAIG bulunmakta. Aynı durum Teacher's içenlerin LAGAVULIN ile tanışıklıkları için de geçerlidir. Ama ben yine de derim ki ASIL OLAN MALT'TIR... Islay adasında toplam 9 adet damıtımevi bulunmasına rağmen bunları 7 tanesi Malt dünyasında bolca takdir gören viskilerdir. Yukarıda saygımız muhteşem üçlüden sonra BOWMORE, CAOL ILA, BRUICHLADDICH, BUNNAHABHAIN bu seriyi tamamlamaktadır.
  
Gelelim LOWLAND bölgesine... Adından da anlaşılacağı üzere İskoçya'nın İngiltere sınırından başlayan ve diğer bölgeler göre daha düz, yemyeşil ovalara sahip bölgesidir. Eee doğal olarak da bu bölge Malt'ları, daha yumuşak içimli, tatlı, meyvemsi tadlara sahip. Gerçi bu kadar yumuşak olmasının bir sebebi de; LOWLAND Malt'larının diğer Malt'lar gibi 2 değil 3 defa damıtılarak elde edilmiş olmalarındandır. Eğer bir yerlerde GLENKINCHIE veya AUCHENTOSHAN yazılı şişeler görürseniz Malt Whisky tecrübesine başlamanın doğru noktasına geldiniz demektir. Hemen edinin derim. 
 
CAMPBELTOWN'a
gelinceee. Bu bölge İskoçya'nın Güney Batısında bulunan bir yarımada aslında. 19. yy'da bu bölge ana viski damıtım bölgesi olarak kabul edilirmiş ama bir çok damıtımevi kapandıktan sonra eski şaşaalı günlerini kaybetmiş. Ama hala 4 ana bölgeden biri olarak kabul edilmektedir. Bu bölge Malt'ları da tuzlu ve aynı zamanda meyvemsi tadları ile öne çıkmaktadırlar. Bu bölgenin en önemli markası ise SPRINGBANK ama malesef Türkiye sınırları içinde bulmanız çoookkk zor... Kendilerini bulamıyoruz bari resimlerini koyalım da göz banyosu yapalım Dostlar...  


Veeeee HIGHLAND... Yüksek topraklar... İskoçya'yı İskoçya yapan; havasıyla suyuyla, ormanıyla dağıyla bambaşka bir bir bölge... Ve de doğal olarak bambaşka Malt'lar. Sabredin. Haftaya HIGHLAND yolculuğumuz başlıyor. 
Hepinize iyi haftalar Dostlar. Sevgilerimle...
 

3 Temmuz 2012 Salı

Ne kadar MALT, O kadar KALİTE...

Hafif esintili bir İzmir Cumartesi'sinden hepinize merhaba. Geçen hafta bastıran cehennemii İzmir sıcakları dün ve bugün esintili ve nispeten ferah bir havaya bıraktı yerini. Dolayısı ile daha rahat nefes alabiliyoruz artık İzmir'de. 
Geçen hafta MALT konusuna gireceğiz diye bırakmıştık mevzuuyu. Öncelikle 'nedir bu Malt kardeşim?' diye soranları aydınlatalım isterseniz.  
Efendim; bir çok sözlük, MALT sözcüğünü 'Bira yapımında kullanılmak üzere çimlendirilmiş arpa' olarak tanımlamaktadır. Buradan yola çıkarak nasıl Viski'ye bağlayacağımı merak edenler için konuyu açıyorum.
Daha önceki haftalarda yazmış olduğumuz Bira yazılarımızda belirttiğim gibi, Bira'nın ana hammaddesi Arpa, Viski'nin de ana hammaddesi Bira dır demiştik. Dolayısı ile Viski yapabilmek için önce bir bira yapmanız, bu biranın da sadece Arpa'dan yapılması gerekmektedir. Peki bu bira nasıl yapılıyor?  Şöyle yapılıyor dostlar; öncelikle iyi kalite arpalar alınıp depolarda beton zemine seriliyor ve sulanıyor. Evet yanlış okumadınız resmen hortumla sulanıyor. 
Suyu yiyen arpa 'ne oluyoruz lan' diyerek şişip tombullaşma ve çimlenme sürecine girer. Böylece içindeki nişasta ve besin değerleri artarak iyi bir Bira yapmak için gerekli koşullar sağlanmış olur Arpa'da. Bu süreçte Arpalar ara sıra karıştırılıp, alt üst edilerek eşit oranda tombullaşması ve çimlenmesi sağlanır. Arpalar filizlenmeye başladığında da artık apraların toplanma vakti gelmiş demektir.   

Bu aşamadan sonra dostlar, Tombul Arpalarımız tabanı çok küçük gözenekli olan ve KILN denilen bir tür devasa fırının tabanına serilir ve fırının altı yakııılır... 



Ne ile mi yakılır? PEAT ile yakılır. PEAT nedir mi? İşte budur... 
PEAT; sadece ama sadece İSKOÇYA'da bulunan bir çeşit yerüstü kömürü arkadaşlar.  HIGHLAND'in tüm yüzeyi, yüzyıllar boyunca kurumuş bataklık çamuru ve sap samandan oluşan bu doğal yakıt ile kaplı. Bu Kömür'ü de resimde gördüğünüz gibi küreklerle topluyor İskoç vatandaşlar. 

Ondan sonra da KILN fırınlarının altındaki, yanma odalarına atıp veriyorlar ateşi... İşte SCOTCH WHISKY'i benzersiz yapan ve ona has lezzet ve aromasını hatta karekterini veren bu PEAT ateşidir Dostlar. Bu böyle biline... Arpa'yı bulursunuz, ateşi de yakarsınız, Birayı da yaparsınız, kaynak suyunu da bulursunuz ama PEAT'iniz olmadı mı SCOTCH yapamazsınız. İşin bütün püf noktası budur. Scotch Whisky tadını benzersiz yapan ve taklit edilememesinin sebebi budur arkadaşlar. Bu peat ateşi ile islenen Arpa'lar doğal olarak bu kömürün karekteristik kokularını içine sindiriyorlar. 

Bu islenme ve kurutma aşamasından sonra arpalar öğütülüp MASH TUN yani lapa tanklarında su karıştırılıp yavaaşş yavaşş kayantılmaya başlatılır. Bu sırada maya ilavesi de yapılır veeee böylece Has Bira elde edilmiş olur. Bu 1. aşama tamamlandıktan, yani bira elde edildikten sonra sıra o muhteşem bakır imbiklere gelir ki işte sanat burada başlar. Malt viski damıtımında kullanılan bakır imbikler POT STILL diye adlandırılan ve geleneksel yöntemle damıtım yapan imbiklerdir ki her damıtım evi kendine has büyüklükte bakır imbik kullanır. 

Mesela Scotch Whisky'nin Rolls Royce'u kabul edilen THE MACALLAN  İskoçya'nın en küçük ebatlı İmbiklerini kullanmaktadır.  Ancak MACALLAN'ı MACALLAN yapan da bu küçük imbiklerde yapılan ağır ve özenli damıtma işlemidir. İşte size o Rolls Royce'u yaratan imbikler.... Eh bu kadar özenince de 60 yıllık bir MACALLAN, 15.000 PAUND'a satılabiliyor. Nasıl iyi fiyat değil mi? 

Ama gözünüz korkmasın arkadaşlar The MACALLAN'ın standart olarak piyasada bulunan 10 veya 12 yıllık versiyonları 150 tl. gibi makul fiyatlarda. Hatta yolunuz düşer de bir Free Shop'da denk gelirseniz 40€ ödeyerek Viski'nin Rolls Royce'suna sahip olabilirsiniz. İlgilenenlere duyurulur. 


Eveeet tekrar konumuza dönelim. Dedik ya bakır imbikte damıtma işlemi başlar diye bu işlem sonrasında ilk 3 saate süzülen viski kaba viski kabul edilip ayrılıyor. Daha sonra ki 3 saatte oluşan viski ise 60-75 derece alkollü Göbek Viskisi denilen asıl viski oluyor ve bu viski su ama çok yumuşak kaynak suyu ile inceltilip fıçılara dolduruluyor. Burada belirtmeden geçemeyeceğim; bir çoğunuzun da şaşırarak öğreneceği bir noktayı belirtmek istiyorum. Arkadaşlar damıtımdan çıkan ilk viski su gibi şeffaftır. Viski rengini fıçıdan almaktadır. Yani dinlendirme sürecinde ne tür bir fıçı içine koyulmuş ise ki bu da marka marka çeşitlilik gösterir, o fıçının rengini almaktadır. 
İşte şöyle... İskoç viskileri asla yeni fıçılara konmaz. Mutlaka ve mutlaka daha önce içinde şarap, sherry, bourbon gibi içkiler yıllandırılmış fıçılar kullanırlar. Bu da Viskiye lezzet çeşitliliği ve kompleks bir yapı katmaktadır. Mesela The Macallan sadece İspanyol Sherry fıçısı kullanır ki bu da onu özel yapan faktörlerden birisidir. 



Bu yukarıda yazmış olduğumuz tüm işlemler sonunda, Viski'mizin artık dinlenmeye çekilme vakti gelmiştir. Çok az kaynak suyu ilavesiyle alkol oranı düşürülen viskiler fıçılara doldurularak mahzenlerde, en az 10 yıl sürecek uykuya yatırılırlar. Bu süre içinde viski dinlenir, olgunlaşır, ateşini atar ve geriye sadece sıcaklığı kalır. İşte bir MALT WHISKY böyle doğar dostlar. Bize de bu saatten sonra onun bu geçirdiği evreleri hatırlayarak ağıır ağır yudumlamak ve gizli tadlarını keşfetmek düşüyor artık. 
Yudumlamak demişken nasıl yudumlayacağınız konusunda da bir iki tüyo vereyim dostlar. Bir İskoç Atasözünde şöyle der: Gerçek bir İskoç erkeği 2 şeyi çıplak sever; 1.si Viski... 
Yine bir iskoç atasözü; bir duble viski'ye sadece 2 şey ilave edileceğini söyler; ya birkaç damla su yada biraz daha Viski... 
Evet arkadaşlar gördüğünüz gibi başta MALT Viskiler olmak üzere, tüm Scotch'lara sadece ve sadece çok soğuk su ama kireçsiz, yumuşak kaynak suyu ilave edilerek içmek doğru içim şeklidir. Bunun dışında soda, kola, enerji içeceği vb. gibi içeceklerle Viski içmek CİNAYET kabul ediliyor İskoçya'da ve İrlanda'da. Hele hele buralarda bir PUB da Viski Kola falan isterseniz, barmenin sizi PUB'dan atmasına şaşırmayın. Bu konuda çok hasasstır İskoç ve İrlanda'lı kardeşlerimiz. 
Bununla beraber Viski bardağı da önemlidir bu ritüelde. Bilinenin tersine kısa ve geniş bardakta değil ortası bombeli ağzı daralan bir bardakta içeceğiniz MALT Whisky size en derin koku ve karekteristik özelliklerini sunacaktır. Şunu da belirtmeden geçmeyeyim. 'Ulan bu güne kadar yalan yanlış içimişiz şu mereti' diye hayıflanmayın Dostlar, çünkü bu ritüeller MALT viskiler için geçerli. Haftaya İrlanda ve Amerikan'lara ve bir çoğunuzun hasretle beklediği Jack Daniel's konusuna gireceğiz beraberce. O zaman, çok da yanlış yapmadığınızı anlayacaksınız. Şimdilik buraya kadar. Haftaya azıcık MALT bölgeleri ve akabinde İrlanda'dan Amerika'ya uçuyoruz. Meraklısına kapımız açık. Hepinize iyi haftalar.  
Slàinte mhath ( meali Şerefe; tabii ki KELT'çe)


26 Haziran 2012 Salı

Blend'ler, Malt'lar, Bourbon'lar, hepsi burada...

Viski, Viski, Viski... Dedik ya derin mevzuudur diye, o zaman yine İskoçya'dan Viski dünyasına dalmaya devam ediyoruz  Dostlar. 
Daha önceki Bira yazımızın sonunda belirttiğimiz gibi Viski'nin hammaddesi aslında Bira dır. Nasıl oluyor da oluyor diyorsanız anlatayım... Arkadaşlar nasıl Bira'nın HAS'ı sadece ARPA'dan yapılıyorsa Viski de bu HAS Bira'nın damıtılması ile elde ediliyor. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Amerikan Viski'leri ( Bourbon yani Jack Dainel's , Jim Beam vb. ) ve Kanada Viski'leri dışında üretilen tüm viskiler; bir iki istisna hariç, 2 çeşittir. Ne garip değil mi Bira'da 2 çeşit idi biliyorsunuz. Ancak bu çeşitlilik Viski'nin yapım süreci ile değil de kullanılan malzemeden dolayı oluşmaktadır. Konuyu biraz daha açarsak; Viski'nin ana hammaddesi olan ARPA diğer tahıllara göre daha pahalı bir üründür. Dolayısı ile sadece ARPA'dan yapılan Viski'ler ki bunlara MALT WHISKY denmektedir; pahalı bir içki olmaktadır. Bunun bir sebebi de  MALT Viski üretiminin biraz daha zahmetli ve geleneksel yollarla yapılıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Ama şu da herkesin kabul ettiği bir gerçektir ki MALT WHISKY; Viski'nin Anası, Babası, Ruhu, kısaca her şeyidir. 
Viski; 1830 yılına kadar geleneksel yöntemlerle POT STILL imbiklerde ve  sadece ARPA'dan damıtılıyordu. POT STILL imbik sağda görüldüğü gibi birşey dostlar. Bu imbikten mis gibi OLD PULTENEY Malt Whisky'si çıkıyor.
Ancak bu yöntemde kullanılan imbikler hem küçük, hem de her damıtım sonrasında içi temizlenmek zorunda olduğundan bu sistem zaman alıcı ve dolayısıyla pahalı bir damıtım sistemi idi. 1830 yılında Aeneas COFFEY adlı İrlanda'lı bir kardeşimiz sürekli damıtım sistemini sağlayacak bir İMBİK tasarlayıp kullanmaya başladı. 
Buna da COFFEY STILL, yada CONTINUOUS STILL adını verdiler. 
Bu STILL'e ( yani imbik'e ) hem sürekli olarak hammadde beslemesi yapıla biliyor hem de kesintisiz olarak damıtım yapılabiliyordu. Böyle olunca da daha kısa sürede daha çok Viski üretilmeye başlandı. Ancaaaaakkkk bu sistem bir fabrika gibi çalıştığından dolayı kapitalizm devreye girdi ve Viski hammade olarak diğer tahıllardan da ( çavdar, mısır, yulaf gibi ) damıtılmaya başlandı. Böylece BLEND WHISKY'lerin yolu açılmış oldu.
BLEND kelimesi İngilizcede 'karıştırmak harmanlamak' anlamına gelmektedir bildiğiniz gibi. Bundan da anlaşılacağı üzere; bu tarihten sonra Viski fabrikalarında her türlü tahıldan ( mısır, arpa, çavdar, buğday vb. ) daha ucuz; ama belirgin bir karekteristik özelliği ve aroması olmayan Tahıl Viskileri ( GRAIN WHISKY ) üretilmeye başlandı. Ancak dediğimiz gibi bu Viskilerin karekteristik özellikleri yani tadı tuzu olmadığı için de; damıtım evlerinde ve sadece Arpa'dan damıtılan MALT WHISKY'lerle karıştırılıp harmanlanarak daha ucuz BLEND WHISKY'ler üretilmeye başlandı. Marketlerde görmüş olduğunuz ve bilinen tüm meşhur markalar ( Johnny Walker, JB , Cutty Sark, Ballantines, Teacher's, Chivas Regal, Haig vb..) etiketlerinde de yazdığı gibi birer Blended Whisky'dir.   

Böylece viski daha ucuza, daha büyük kitleler tarafından tüketilmeye başlandı.
Her Blend Whisky'nin harmanında, %25'den az olmamak üzere %40-45'e kadar değişen oranlarda Malt Whisky olmak zorundadır. İskoç ve İngiliz kanunları böyle diyor. Haa bir de en az 3 yıl meşe fıçılarda dinlendireceksin diyor aynı kanunlar. Ancak yine, bilinen tüm iyi markalar 5 ila 8 yıl arasında dinlendirip öyle satışa çıkarıyorlar viskilerini. Ucuz dedik ama aşağıladık sanmayın. Blend Viski'lerin de marka marka kendilerine has aroma ve kokuları vardır. Tabii ki bu aromaları da içine giren Malt Viskilerden almaktadır. Yani düz mantıkla bakarsak ;
NE KADAR MALT O KADAR KALİTE... 
Örnek vermek gerekir ise Johnny Walker Black Label'ı oluşturan %40'lık MALT oranında, 42 çeşit Malt viski bulunmaktadır. Geri kalanı da Tahıl viski'sidir. Tabii bu karışımların oranları devlet sırrı gibi saklanmaktadır firmalar tarafından. Hatta firmaların baş harmancıları hariç kimsenin tam olarak bu oranları bilmediği rivayet edilir viski dünyasında. 
Bunun içindir ki Viski üreten firmalarında en yüksek ücretleri alanlar da bu Baş Harmancı'dır. Ne güzel değil mi? Hem dünyanın en güzel karışımlarını hazırla bir de üstüne deve yüküyle para kazan... Bakar mısınız yandaki Colin SCOTT abimize. KONSOLOS gibi... Kendisi Chivas Regal'in efsanevi baş harmancısı olup 18 yıllık Chivas Regal Gold Signature Viskisinin yaratıcısıdır. Kutunun üzerine de altın yaldızlı imzasını çakmıştır.

Bu arada şunu da belirtmeliyim ki Blend Whisky'ler içindeki Tahıl Viskisinden dolayı yıllandırmaya pek uygun değillerdir. Daha doğrusu yıllanmak bu viskilere fazla bir şey katmaz. Bazı markaların şişelerinin üzerinde yazan yıl ibareleri de o viskinin harmanında kullanılan en genç Malt viski'nin yaşını belirtir. Yani 12 yıllık bir Chivas Regal içiyorsanız, bilin ki içinde 15-18, bekli de 20 yıllık Malt Viskiler bulunuyordur. Nadiren de olsa bazı Blend Viski'ler de harmanlandıktan sonra birbirlerine alışmalaraı ve bir bütün olmaları amacıyla, duruma göre 3-5 yıl fıçılarda dinlendirilirler, bu işleme de EVLENDİRME denilmektedir Viski camiasında... Ne kadar Romantik değil mi? Bir de Viski için MAÇO ERKEK içkisi derler; buyrun bakalım nasıl MAÇO muymuş...
Evet dostlar Blend'ler şimdilik bu kadar. Dedik ya

NE KADAR MALT O KADAR KALİTE diye; Haftaya ENNNN KALİTELERİ, yani MALT'LAR geliyor. Sıkı durun... Hepinize iyi haftalar.