30 Temmuz 2016 Cumartesi

Yüksek Topraklar... Nam-ı Diğer HIGHLAND - Volume 2


... Bir önceki yazımızda dedik ya 'Valla' diye, sözümüzü tutalım o zaman... 
İskoçya macerasının Viski  bölümünde, asıl hedefim birkaç damıtımevi gezmek idi doğal olarak. Ancak gözüme  ve gönlüme kestirdiğim damıtımevleri Highland ve Speyside bölgelerinde olduğu için Edinburgh dan bu bölgelere gidip gelmek çok vakit alacak idi. Onun için ülkenin kuzey doğusunda bulunan ve bence İskoçya'nın en güzel şehri Inverness'i kendimize üs olarak seçtik. Edinburgh'dan kiraladığımız Fiat 500'ümüze atlayarak ve de soldan akan trafiği katlederek Highland yollarına çıktık. Tarih 08.06.2016. Bu tarih İngiliz trafik tarihine 'Kara Pazartesi ' olarak kayıt edildi.
Aynı gün 370 km. yol kat edip, köy-köy, kasaba-kasaba güzergah üzerindeki tüm turistik yerleri geze geze Inverness'de kalacağımız Guest House'a saat 21:00 de ulaştık.
Bu kısa bilgilendirme ve Navigasyon faslından sonra gelelim asıl mevzuuya. 
Tam bu noktada sizleri biraz geriye 1998 yılına götürmek istiyorum sevgili dostlar. Benim için Malt Viski macerasının başladığı yıldır 1998. Televizyonda seyrettiğim bir filmde aynen şu sahne dikkatimi çekmişti;
Mekan, New York'un arka sokaklarında bir pub,  kesif dumanlı bir ortam ve fon da Queen'in 'One Year of Love' şarkısı çalarken, uzun pardösülü genç adam içeri girer ve doğruca bar bankosuna giderek barmen'e; 'double Glenmooorangie' der. 
İşte bu sihirli sözcük önce Glenmorangie'yi ardından da Malt Viski dünyasındaki maceramın başlangıç noktasıdır.
Doğal olarak da ilk damıtımevi ziyaretine Glenmorangie'den başlamak benim için çok ama çok önemli idi. Yemedik içmedik yolumuzdan dönmedik...
Glenmorangie Inverness'in 57 km. kuzeydoğusunda bulunan Tain kasabasının çıkışında bulunuyor sevgili Viski dostları. Hatta 1843 yılından beri burada... Yani 173 Yılll... Ve bu kadar yıldır kendi arpalarını ekip-biçip burada Viski damıtıyorlar. Bununla birlikte Glenmorangie İskoçya'nın en çok satılan Malt viskisi Yani başka bir deyişle İskoçlar en çok Glenmorangie içiyorlar. Bir ilginç detay daha; İskoçya'daki hiçbir Blended viski'nin içinde Glenmorangie yok dostlar. Damıttıkları tüm Malt Viski'yi şişeleyip satıyor adamlar. Blend viski firmalarına viski satmıyorlar. Yıllık üretim 4.000.000 lt. civarı imiş. İç iç bitmez valla... 

Damıtımda kullanılan bakır imbikler ise İskoçyanın en uzun boyunlu imbikleri. Tam 5 mt. 14 cm yüksekliğinde. Sebebini sorduğumda ise  Sevimli rehberimiz Kathrine'in açıkladı konuyu.  İmbik'in boynu ne kadar uzun olur ise, oluşan viski içinde daha fazla sayıda aroma ortaya çıkıyormuş. Ve bundan dolayıdır ki bir Fransız parfüm firması Glenmorangie 10YO içinde 26 çeşit koku tespit etmiş. Yine bir amerikan firması 22 çeşit koku ve aroma bulmuş Glenmorangie'de. Buyrun bakalım. Yani al parfüm diye üstüne dök. Tescilli yani... 

Gelelim damıtım ve yıllandırma sürecineee... Her İskoç Malt Viskide olduğu gibi Glenmorangie de 2 defa damıtılıyor dostlar. Ancak daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Viski'de en önemli bileşen malzeme Su biliyorsunuz. İşte Glenmorangie nin bulunduğu bölgenin çevresinde bulunan tepeler Kumtaşı'ndan oluşuyor ve de ovalarda Süpürge otu ( nam- diğer heather ) ve yonca yetişiyor. Tüm bu hammadelerden de son derece yumuşak yeraltı kaynak suyu oluşuyor ki bu da Glenmorangie'ye eşsiz aromatik tadını veriyor. 
Yıllandırma da ise Amerikan meşe fıçıları kullanılıyor ki bu da özellikliymiş. Nedir derseniz; Glenmorangie Amerikan'nın Missouri eyaletinin Ozark dağında yetiştirilen beyaz amerikan meşe ağaçlarını seçiyor, ayırıyor, fıçı yaptırıp Jack Daniel's a teslim ediyormuş. Bu sıfır fıçılara Jack Daniel's doldurulup 3 sene bekledikten sonra  şişelenip boş ve Jack değmiş fıçılar Glenmorangie'e teslim ediliyor. Glenmorangie'nin  seri üretimi olan 10YO bu fıçılarda yıllanmasını tamamlıyor. Son yıllarda Türkiye pazarında da gördüğümüz Lasanta, Nectar Do'r ve Quinta Ruban ise bu yıllandırmanın üzerine ayrıca Sherry, Sauterness Şarabı, Porto Şarabı fıçılarında ilave olarak yıllandırılıyor. Renklerini de bu fıçılardan alıyorlar. 

Ve deeeee işte burada uyutuluyorlar sevgili Viski Dostları...
Yanda resmini gördüğünüz depo ise Glenmorangie nin ilk deposu sevgili dostlar. Bugün itibarı ile çok daha büyük ve fazla sayıda depoları var ancak bu 'İlk' olması açısından özeldi. Bu deponun içini gezdik. İçersi ise fıçı fıçı viski dolu. Ama gerek üretim, gerek damıtım, gerek ise depo içlerinde fotoğraf çekmeye izin verilmiyor, hatta telefonlarınızı Uçak Mod'una almanızı istiyorlar tur'un taa başında. Sebebi ise ilk aklınıza geldiği gibi teknoloji kaçakçılığı değil maalesef. İçeride çok ama çok yoğun bir alkol buharı var. Gezerken neredeyse ciğerlerinize işliyor. Sebebi bu imiş... 173 yıllık tesisi bir telefon görüşmesi uğruna havaya uçurmayalım diye. Ama depo içindeki 'Meleklerin Payı' gerçekten meleklere sunulacak kadar güzel kokuyordu dostlar. Belirtmeden geçemeyeceğim. 
Sizlere son olarak Glenmorangie ile ilgili bir detay daha anlatmak istiyorum Viskiseverler. Belki dikkatinizi çekmiştir ki benim yıllar önce dikkatimi çekmiş idi; Glenmorangie şişelerinin etiketinde 'Perfected by The Sixteen Men Of Tain' diye bir ibare bulunur.  Bu yazıyı ilk fark ettiğimde çok merak edip araştırmıştım ve damıtımevinin ilk yıllarında sadece 16 kişi ile üretim yapıldığını öğrenmiştim. Topu topu 16 kişi... Tain'de kasabanın adı idi zaten. Yine Kathrine'e bunu sorduğumda damıtım evinin içinde duvarda duran bu aşağıdaki fotoğrafı gösterdi. O an içimde garip bir saygı ve hürmet duygusu oluştu. Bunu da sizlerle paylaşmasam olmazdı...
Damıtım evi Tur'unun fiyatı kişi başı 8 Pound ve yaklaşık 1 saat 15 dk. sürüyor. Önceden mail yolu ile rezervasyon yapmanın faydası var.  Tur'un sonuda bir tadım etkinliği de var doğal olarak. Burada da menbaa'ndan ve ustasından Glenmorangie'nizi yudumlayıp grupla sohbet ediliyor. Çok da hoş oluyor ayrıca... 
Yine doğal olarak da Satış bölümünde bir sürü daha adını bile duymadığınız, butik olarak üretilen ve çok ciddi fiyatlarda  (90 -500 Pound arası ) Glenmorangie'ler var ki salya sümük olmanız içten bile değil. Bununla birlikte tadım kadehleri, viski kitapları, bar havlusu gibi bir sürü hediyelik eşantiyon türü materyeller mevcut. Bu arada standart 10YO. un 2 adet orjinal bardaklı fiyatı 29.90 Pound yani 120 TL. dostlar. Bardakların tanesinin 5 Pound'a satıldığını da belirteyim. 
Resimde yanımda duran zürafa'nın adını bilmiyorum ama diğer resimdeki Katherine... Sevimli rehberimiz. Kendisi ile irtibatımız devam edecek. Söz verdik...
















Evet sevgili dostlar Glenmorangie damıtımevi turu izlenimlerim bu kadar. Bir sonraki Tur Rolls Royce'un damıtım serüvenine olacak. Şimdilik hoşça kalın, Viski'siz kalmayın... 
Cümleten Sevgiler. 


13 Temmuz 2016 Çarşamba

Bir HIGHLAND macerası - Volume 1


Herkese merhaba sevgili Viski Dostları... Yine uzun bir aradan sonra tekrar yazmaya başlıyorum. Ancak bu sefer başkaaaa.... E 1 yılı aşkın bir süredir klavyenin başına geçmemişiz, bari dönüşümüz anlamlı olsun dedim ve ne yaptım, İskoçya'ya gittim... sırf bunun için... Şaka şaka; ama Highland ve Speyside gezimin ana fikri gerçekten de Viski idi dostlar. Tüm planlama buna göre yapıldı ve layıkıyla gerçekleştirildi. Benim için bir nev-i Hac Farizesi, Nirvana'ya ulaşmak; işi menbaanda öğrenmek idi asıl olan. Amacımıza ulaştık çok şükür. 
Bu ufak girizgah ve durumu kurtarma faslından sonra gelelim Viskinin kalbine yaptığımız yolculuğun detaylarınaaa...
Evet sevgili Dostlar, bu gezi yaklaşık 1 yıl önceden aklıma düştü. İşte o gazla bilet, otel, rota, vb çalışmalara başladığım 1.Geleneksel Highland Seferi 04.06.2016 Cumartesi günü TK1343 seferi ile Atatürk havalimanından başladı. Saat 09:15 itibarı ile yüz sürdük İskoç Diyarının başşehri Edinburgh'ya. (Edinburg değil Edinbıra. Yanlış olmasın kızıyor abiler.)  Şehre varış, otel'e yerleşme ve etrafa hayran olma faslından sonra istikamet direk olarak Kutsal Mekan The Scotch Whisky Experiance Center oldu doğal olarak. 
2002 yılında aynı mekana yaptığım ziyarette adı The Scotch Whisky Heritage Center idi ama aradan geçen yıllarda viski ticaretine uygun olarak adını da evrimleştirmiş İskoç kardeşlerimiz.
İşin gırgırı bir tarafa The Scotch Whisky Experiance Center gerçekten de Viski'nin kütüphanesi ve en temel bilgilerinin öğrenileceği yegane mekan. Bununla birlikte tüm İskoçya'da üretilen büyük küçük tüm viskilere ait en nadide örneklerin de bulunduğu bir müze özelliği de taşıyor.  Ama asıl bomba 3.384 şişelik The Diageo Claive Vidiz Viski Kolleksiyonu... Şimdi 'bu abi de kim?' diye soracaksınız tabii. Anlatayım. Claive VİDİZ Brezilya'nın Sao Paolo kentinde yaşayan bir viski meraklısı abimiz. 1970 yılında kafayı kırıyor ve de 'ulen ben de bu viski'nin 7 sülalesini toplamazsam adam değilim' deyip orada burada, Blend - Malt ne bulursa satın almaya başlıyor. 2006 yılına kadar da bu kadar şişeyi biriktirmiş. 2006 yılında ise başına devlet kuşu olan DIAGEO konuyor ki bildiğiniz üzere kendileri dünyanın en büyük içecek üretici ve dağıtıcı gruplarındandır; parayı bastırıp bu kolleksiyonu satın alıyor ve sergilenmesi için de The Scotch Whisky Experiance Center'a emanet ediyor. Mevzuu da budur. Koleksiyon, tadım odasında camlı dolap içinde sergileniyor ve bu mekanda fotoğraf çektirmeyeni dövüyorlar. Baştan söyleyeyim. Ben de dayak yememek adına aşağıdaki kareleri çekmek durumunda kaldım sevgili dostlar.


Center'ı gezmek yaklaşık 1 saat sürüyor ve ücreti kişi başı 14,50£. Bu paraya karşılık size ilk viskinin damıtılmasından ve viskinin tüm üretim evrelerini anlatan bir tur ile başlıyor. 
Viski fıçılarının dikine kesilmesi ile oluşturulan ve ray üzerinde ilerleyen koltukta hologram yöntemi ile size işte bu sağdaki abimiz eşlik ediyor ve tüm üretim aşamalarını interaktif olarak bizlere anlatıyor. Fıçı turu bitince elinize bir kart tutuşturuyorlar ve bir odada koklatıyorlar. Aman yanlış anlaşılmasın, kartı ve üzerindeki bölümleri koklatıyorlar. Tahmin edeceğiniz gibi tüm viski bölgelerinin karekteristik kokularının olduğu bir kart bu. Size ve burnunuza en çok hitab eden bölgeyi seçmenizi istiyorlar. Ardından da o meşhur ve emsalsiz koleksiyonun bulunduğu bölüme geçerek tadım yaptırılıyor. Siz de viski'lere mi bakayım elimdekini mi koklayayım derken şiraze kayıyor zaten. İşin güzel tarafı tadım için verdikleri ve alt kattaki mağaza da 5£'a ülkemizde 35TL'ye satılan meşhuuuurrr Glancairn tadım bardaklarını kutusuyla birlikte hediye ediyorlar. Böylece tur parasının %30 unu çıkartmış oluyoruz. E bir de viski tattırdılar, o da 3£... Ne etti 8£. Geriye kalan 6,5£, e o kadar da kazansınlar artık be kardeşim. Emek var sonuçta... 

Neyse biz konumuza dönelim, yine Türk tarafımız tuttu...
Tadım sonunda gelinen ve 300 den fazla Viski çeşidini tatma imkanınız olan Bar'a geliyorsunuz ki orası da şöyle bir yer.... 

Buradaki tadım ise ücretli. Ama eğer aldığınız tur'u upgarde ederseniz ki ederi 10,75£, o zaman 4 bölgeden single malt tadımı ve bunlar ile ilgili tadım rehberliği yapılıyor. Benim niyetim menbaağına gitmek olduğu ve oralarda tadım yapacağım için almadım, onu belirteyim.
Evet Dostlar tüm bu deneyimlerden sonra binanın giriş katında bulunan satış mağazasından dilediğinizce ve de limitleriniz dahilinde alış veriş yapabilirsiniz. Ancak şunu da belirtmeliyim ki Edinburgh içinde bulunan bir çok viski mağazasında daha uygun fiyatla aynı viskileri bulabilirsiniz. Ve hatta bu mağazalarda tadım da yapabilirsiniz. Vaktiniz varsa önce araştırın sonra satın alın derim. 


Evet Dostlar daha fazla  uzatmadan Volume-1'i bitiriyorum. Bir sonra ki yazımızda sizleri HIGHLAND topraklarına sürükleyip, Glenmorangie Damıtımevi gezi deneyimlerimi paylaşacağım. 
Merak etmeyin çabuk döneceğim... Valla bak...
Şimdilik hoşçakalın... 
      

    

13 Şubat 2015 Cuma

Bir güzel Nehir; River Spey

Merhaba sevgili Viskisever'ler. 
Bu yazımızda da sizlere yine kendi stoklarımda bulunan viskilerden, Speyside bölgesi cevherlerinden tadım notlarımı paylaşacağım. Ancak daha önce sizlere biraz Speyside bölgesinden bahsetmek istiyorum. 
Malt viski dünyasının kalbi kabul edilen bu bölge adını Spey nehrinden almakta. Spey nehri ise son derece yumuşak suyu ile bu bölge viski'lerine hayat vermektedir. Bildiğiniz gibi viskinin damıtım sürecinde kaynak sularının önemi büyüktür. Viskinin ilk damıtıldığı andaki yüksek alkol derecesini düşürmek için kaynak suları kullanılmakta ve Viski dünyasında bu işleme 'viskinin ateşini söndürmek' denmektedir.  Ayrıca Speyside bölgesi İskoçya'nın en yeşillik bölgesinden biri olduğu için de bu bölgenin viskileri daha aromatik, meyvemsi ve çiçeksi tatlara sahip. Bu sebepten dolayıdır ki Speyside Malt'larının hayran kitlesi çok geniştir dostlar. 


Şimdiiii gelelim nokta atışı Malt'larımızaaa. İlk sırada bölgenin en önemli Malt'larından olan CARDHU 12 YO var. 1824 yılında lisansını almış olan bu güzide damıtımevi John Walker tarafından satın alınmış ve 1965 yılına kadar Cardhu markası adı altında Single Malt ve Vatted Malt viski üretmişler. 1965 yılında ise tesis modernize edilerek şu an ki halini almış ve CARDHU olarak sadece Single Malt üretimine devam etmişler. 1981 yılında ise markayı United Distillers satın almış. Viski adını duyan herkesin ilk aklına gelen marka olan Johnnie Walker'ın karışımında bolca miktarda Cardhu olduğunu ise belirtmeme gerek kalmadı herhalde. 

Tadına gelinceeee... Cardhu'nun damakta bıraktığı tadı tanımlamak için 'İpeksi' kelimesi yeterli olacaktır sanıyorum. Başlangıçta çok hafif bir is tadı burnunu okşarken ardından tatlı tatlı çiçek kokularını alacaksınız. Dolgun ve gövdeli bir viski olan Cardhu ideal bir yemek sonrası Malt'ı olarak mutlaka içki dolabınızda bulunmalı derim dostlar. Türkiye'de kolayca bulunuyor olması ve uygun fiyatı ile de vazgeçilmeziniz olmalı. Benim için öyle....





İkinci kıymetlimiz ise CRAGGANMORE 12 YO. Cardhu ya göre biraz daha genç olan bu damıtımevi ise 1869 yılında kurulmuş sevgili Viskiseverler. Bir hayli genç sayılır hani... Kurucusu da zamanın namlı damımcılarından John Smith adında bir İRİ adam.  Adını damıtımevi'nin yakınındaki Craggan More Tepe'sinden almakta olan viskimiz  İskoçya'nın 6 klasik maltından biri olarak nam salmış durumda. Bu arada 12 YO versiyonunun 2005 yılında San Francisco World Sprits'de Altın madalya aldığını da belirtmeden geçmeyelim.  


Ne menem bir viskidir diye soracak olursanız anlatayım dostlar.  Cragganmore, Speyside'ın en kompleks en taze kokulu viskilerinin başında gelmektedir. Sherry fıçılarında geçirdiği 12 yıl son derece yumuşak ve dolgun bir hale getirmiş. Burunda son derece aromatik taze kesilmiş çimen kokusunu baskın olarak hissedeceksiniz ardından hafif füme kokusu gelecek. Damakta ise adeta şenlik var. Fındık, badem, meyve aromaları hepsi bir arada sizi kendinizden geçirecektir. Bu noktada Cragganmore içerken 1/3 oranında çok soğuk su katarak içmeniz şiddetle tavsiye olunur Viski dostları. Bir Viskisever'in stoklarının olmazsa olmazıdır Cragganmore.
Evet sevgili dostlar şimdilik bu kadar deyip bir dahaki yazımızda çıtayı biraz daha yükselteceğim ve bence Speyside'ın hatta tüm malt'ların prens, kral ve kraliçe' lerini tanıtacağım sizlere. Şimdilik hepinize bol Viski'li günler diliyorum. Sevgi ve Keyifle... 

13 Mayıs 2014 Salı

Islay'dan Devammm...

Herkese merhaba dostlar;
Bir önceki yazımızda Islay Adası'ndan dem vurmuştuk bildiğiniz gibi, aynı hızla devam edip Islay meselesine noktayı koyalım diyorum. Tabii ki benim burada tanıttığım viskilerden çok daha fazla viski üretiliyor Islay adasında. Ancak hepsinin ortak özelliği isli tatları ve iyot kokularıdır Dostlar. Geleliiiimmm benim adalı favorimeee...ARDBEG 10 Y.O... 
Sevgili viski dostları, bana göre en karakteristik, en sıkı, en vahşi adalıdır Ardbeg. Yoğun iyot ve is kokusu, tuzlu tadı ile birleşince ortaya bu muhteşem viski ortaya çıkıyor. Aslına bakarsanız bir çok viski içicisi için bu baskın özelliklerinden dolayı çok tercih edilmemesine rağmen Islay Adası'nın  tüm özelliklerini yansıttığı için çok değerli bir viski. 

Ardbeg  Damıtımevi Islay Adası'nın Güney Doğusunda Lagavulin ve Laphoraig Damıtımevi evleri ile neredeyse yan yanadır.  Ve bunun içindir ki bu üç marka da Islay ın en başarılı örnekleridir. Havasından mı suyundan mı derler ya aynen o durum yani dostlar. 

Ardbeg'i içmeden önce koklarsanız burnunuza gelen koku bildiğiniz ilaç ve hastane kokusu olacaktır. Bunun da sebebi arpa'nın isleme işleminde kullanılan Peat'in içine sinmiş olan iyotdur. Ama bu kadar yoğun olmasının sebebi ise bu isleme işleminin tam 40 saat sürmesidir sevgili Viskisever'ler. Diğer viskilerde bu süre ne kadar mı? sadece 18 saat... Eh şimdi Ardbeg iyot kokmasın da kim koksun.  Bu noktada sizlere önerim yine kadehinize 1/3 oranında soğuk su ilave etmenizdir. Bu hem Ardbeg in ateşini söndürecek hem de tuz ve yosun tadının ardından gelecek hafif meyve tatlarını alabilmenize olanak sağlayacaktır. Tabii ki yemek sonrasında ve de yanında İsli peynir veya kuru et ile tüketirseniz müthiş bir uyum yakalayacaksınız emin olun. Ardbeg damıtımevi bir dönem kapalı kaldı ve dolayısı ile neredeyse karaborsaya düştü. Bu da onu efsane yaptı diyebiliriz. Sevindirici nokta, fiyat olarak pahalı olmasına rağmen artık Türkiye'de içki dükkanlarında bulunabiliyor olması dostlar. Denk getirirseniz edinin ve içki dolabınızda bulundurun derim. 
Gelelim ikinci adalı yakışıklıyaaaa....
Onun adı da LAGAVULIN 16 Y.O... Birçok viskisever için bir Fenomen. Islay adasının Ardbeg ve Laphoraig ile birlikte 5 yıldızlı starı. Ve yine en karakteristik örneği. Bol İs ve İyot kokulu. Bir viski yazarının deyimiyle 'hastane bandajı kokulu'... Bir başkasına göre ise 'Jet benzini gibi'  Ama buna rağmen en çok aranan ve tüketilen Islay Maltı. Namını yine uzuuun süren islenme sürecine borçlu. Ve de içilebilecek sertliğe gelebilmesi için 16 yıl uyutulmasına... Tüm bu özellikleri Lagavulin'in fenomen olmasına yetiyor ve artıyor bile.  
Burunda yine baskın is kokulu ancak diğerlerinden farkı is kokularının ardında sherry kokularını da barındırması. Ve de ağızda dolgun ve yağlı bir tat bırakması. Kadehinizi yavaşça salladığınızda bardağın çeperlerinden nazlı nazlı nasıl süzüldüğüne şahit olacaksınız. Ağızınızdaki yudumu bitirdiğinizde ise geride Sek ve hafif tatlımsı bir aroma kalacaktır. Lagavulin'i emsalsiz yapan da sonundaki dolgun ve tatlımsı tattır dostlar. Ve yine güzel ve doyurucu bir yemeğin üzerine, yine dolgun gövdeli bir Premium Puro ile tavsiye ediyorum şiddetle.
Evet sevgili viskidostları, bu haftalık da bu kadar. Bir sonraki yazımızda yine tadım tecrübelerimi paylaşacağım sizlerle ama bu sefer Ada'dan Ana Kara'ya geçecek ve Malt viskinin adeta kalbi olan Speyside bölgesini tadacağız. Bekleyin. Pişman olmayacaksınız. Herkese sevgiler.


22 Aralık 2013 Pazar

Adalardan gelenler....

Merhaba ey Viskisever camiası;
Yine uzuuuuun bir aradan sonra sizlerle beraberim. Bir önceki yazımızda başlattığımız, arşivden Viski tadımları geleneğini sürdürüyoruz. Bu yazımızda İskoçya'nın ISLAY bölgesi Viskilerinden; öncelikle halen stok'larımda bulunan Viskiler hakkında görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Daha önce ki yazılarımda İSKOÇYA'da 4 ana Viski bölgesi var demiştim. ISLAY bu bölgelerin en küçüğü olmasına rağmen en karakteristik Viskilerin üretildiği bölge daha doğrusu ada'dır. 3.500 nüfusu olan bu ada ülkenin batı bölümünde ve Atlas okyanusu kıyısında bulunmaktadır. İklim ve hava şartları gereği vahşi bir doğası vardır ki bu Viski'lerine de birebir yansımaktadır.  
Bu yazımda size tanıtacağım ilk Adalı BOWMORE... Kendileri benim Malt dünyası ile tanışmama vesile olmuş bir Vahşi Güzel'dir. Bundan dolayıdır ki ilk göz ağrımdır. E böyle olunca da Viskilerimin arasından eksik etmediğim bir Kıymetlim'dir.
 BOWMORE damıtım evi Islay adasının İç körfez diye adlandırılan bölümünde ve deniz kıyısında bulunan bir damıtım evi. Dolayısıyla da denizden gelen tuzlu ve iyotlu havaya direk olarak maruz kalmaktadır. Bu da üretim aşamasında viskinin içine kadar işliyor dostlar. Ayrıca Bowmore İskoçya genelinde tamamen geleneksel yöntemlerle viski  üreten 6 damıtım evinden bir tanesi. Bununla birlikte Islay adasında kurulan ve ilk üretilen viski unvanına da sahip bir marka. Yıllandırma işleminde de Sherry fıçıları kullanılmasından dolayı da diğer Islay viskilerine göre daha yumuşak bir tadı var.
Bu gün sizlere tanıtacağım BOWMORE Surf ise her ne kadar kutu üzerinde belirtilmemiş olsa da 12 yıllık bir malt. Bardağınıza burnunuzu götürdüğünüzde ilk gelen koku Turba (Peat) kokusudur. Arpanın islenmesi sırasında bolca kullanılan Turba kömürü bu noktada kendini gösteriyor bizlere. Ardından gelen deniz ve yosun kokuları da damıtım evinin deniz kıyısında bulunmasının nimetlerinden. Her zaman ki gibi kadehinize bir miktar su ilave ettiğinizde ise yavaş yavaş uysallaşacak ve sherry fıçılarından gelen tatlı aromalar ortaya çıkmaya başlayacaktır. İlk yudumda ise damağınıza daha yumuşak hafif tuzlu ama hemen ardından bir tatlı aroma yayılacaktır. Yudumunuzu boğazınıza yuvarladıktan sonra ise damağınızda hafif alkollü ama tatlı bir aroma kalacaktır. BOWMORE genel olarak çok dengeli bir yapıya sahiptir dostlar. Sizi hiçbir şekilde hayal kırıklığına uğratmaz. Bu özelliği ile de diğer Islay viskilerinden ayrılmakta zaten. Aynı sebepten dolayı da güzel bir yemek sonrası Malt'ıdır.

Gelelim ikinci Adalı Vahşi'ye.... CAOL ILA... Bu markayı ilk duyduğumda ne menem bir şeydir, nasıl okunur, nasıl telaffuz edilir diye düşündüğümü hatırlıyorum dostlarım. Tabii işin içine girince aslında GEALIC (klasik İskoç'ça) dilinde Caol Ila kelimesinin, ingilizce de Sound Of Islay manasına geldiğini ve ilk kurulduğu yıllarda bu isimle üretim yaptığını öğrendim. 1846 yılında kurulmuş olan CAOL ILA damıtım evi Islay adasının kuzey doğusunda bulunan Jura Adası boğazında bulunmakta. Aslında light bir Islay Maltı olmasına rağmen bir çok içki yazarının yüksek not verdiği bir Malt. 
Sizlere tanıtacağım CAOL ILA'nın 12 yıllık versiyonu. Bunun dışında 18 Y.O, Cask Strength ve Disttiller Edition versiyonları bulunmakta. Kadehinize doldurduğunuzda ilk dikkatinizi çeken açık rengi olacaktır Caol Ila'nın. Su ilavesi yapmadan kokladığınızda öncelikle alkol burnunuzu yakacak ardından is ve deniz kokuları gelecektir burnunuza. Soğuk su ilavesi yaptığınızda - ki bunu 1/2 oranında yapmanızı tavsiye ediyorum - deniz kokusu is kokusunu bastıracaktır. Ancak yine tavsiyem içerken dikkatli olunmasıdır. Çünkü gövdeli olmayan bir viski Caol Ila ve 43 derece alkol damakta baskın bir tat bırakıyor. Her ne kadar ardından Turba ve biberimsi tatlar algılansa da dilinizde alkolün iğneleri uzun süre çalışmaya devam ediyor. Caol Ila dengeli bir Malt olmasına rağmen light bir Islay viskisi. Garip bir çelişki ama bence akılda kalmasını da bu özelliği sağlıyor Caol Ila'nın. Güzel bir yemeğe mideyi hazırlamak için içilebilecek bir Malt. Bu arada Johnnie Walker ve Black Bottle viskilerine isli tatlarını verenin de Caol Ila olduğunu belirtmeden bitirmeyelim mevzuyu...
Evet sevgili Viski Dostları şimdilik bu kadar. Ancak Yılbaşı öncesi sizlere Adadan uzaklaşıp   Yeni Yılı karşılarken günün anlam ve önemine uygun Viski tavsiyelerim olacak. Eeee bu kadar ara verdikten sonra, arayı kapatmak lazım haliyle... Şimdilik hepinize mutlu ve keyifli günler diliyorum. Sevgilerimle.

26 Temmuz 2013 Cuma

Döndümmm... Haydi Malt Dünyasına akıyoruz...

Uzuuun bir aradan sonra tekrar merhaba Dostlar. Viski'yi paylaşmayalı bir hayli zaman geçti malumunuz. Son yazımız ile viski tarihine ve viski çeşitleri hakkında bilgilendirmemize son noktayı koymuştuk ama Viski'nin sonunun gelmeyeceğini de ayrıca belirtmiştim hatırlarsanız... Artık bu günden sonra tarihi , çeşidi, üretimi bir yana bırakıp asıl mühim ve zevkli mevzuya yani tüketime bakacağız.
Sizlere öncelikle kendi arşivimden, severek tükettiğim markalardan, bunlarla ilgili olarak kendi tadım notlarımı ve doğal olarak aldığım hazları paylaşacağım. Yazının başında da dediğimiz gibi Malt dünyasına akma vaktidir.

Sizlere tavsiye edeceğim ilk Malt 12 Yıllık Highland Park. Adından da anlaşılacağı üzere İskoçya'nın yüksek topraklarının en ucundan bizlere ulaşan bir viski Highland Park. 1798 yılından beri bu topraklarda üretilmekte... İskoç ülkesinin en kuzey ucundaki Orkney adasında üretiliyor ve adanın ıssız, deniz tuzu ve yosun kokan havasını damaklarımıza taşıyor. Onun içindir ki etiketinde HIGHLAND yazsa da aslında ISLAND alt kategorisindedir. Şişenin mantarlı tıpasını açtığınızda burnunuza tatlımtrak kokulu ancak keskin alkol buharı gelecektir. Ancak kadehinizin içine bir miktar koyup biraz soğuk buz suyu ilave ettiğinizde kadehin ağzından çıkan kokular sizi çok şaşırtacak inanın. Öncelikle süpürge otu kokusu ardından da hafiften çiçek kokuları gelecektir burnunuza. Kadehinizden ilk yudumu aldığınızda ağzınızda yine tatlımsı bir tad ve ardından da süpürge otu tadını alacaksınız. Ve de o yudumu boğazınıza gönderdiğinizde önce hafif bir yanma hissi ardından da damağınızda  tatlı bir tad kalacaktır. Highland Park dengeli ve damakta uzun kalan bir viski. Bu özelliğini de içinde dinlendirildiği Sherry ve Bourbon  fıçılarına borçludur. Ayrıca Kendi ürettiği Arpa'yı kullanması da ayırıcı bir özelliğidir Highland Park'ın. Tüm bu özelliklerinden dolayı da 1984 yılında yapılan tadımda 100% almış ve rekoru daha kırılamamıştır. Ünlü Viski yazarı Michael Jackson üstad'ında dediği gibi 'Malt Viski dünyasının en büyük viskilerinden' dir.  Güzel bir yemek sonrasında Keyifle yudumlanacak ve hatta yanında bir Puro tellendirilecek kaliteli bir Viski'mizdir...

Bu yazımızda tanıtacağım 2. viskimiz ise LOWLAND dolaylarından 12 yıllık AUCHENTOSHAN. Ohentoşan diye okunan bu güzide viskimiz Glasgow kentinin Kuzey Batısında ve de LOWLAND bölgesinin en uç köşesinde üretildiği içindir ki adına AUCHENTOSHAN denmiştir. Ne alaka derseniz de AUCHENTOSHAN Gealic dilinde ( İskoçça da diyebiliriz.. ) Tarlanın Köşesi anlamına gelmektedir. Ne kadar anlamlı değil mi... 1800 yılından beri Tarlanın Köşesinde üretilen bu viskinin damıtımevi birkaç kez el değiştirdikten sonra 1969 yılında Eadie CAIRNS adlı arkadaşımızın eline geçmiş ve Eadie'de 1984 yılında BOWMORE ailesine satmıştır. O günden bu yana, aynı damıtımevinde BOWMORE tarafından damıtılıp pazarlanmaktadır. 
Gelelim nefasetine.... İskoç viski dünyasında Breakfast Whisky diye adlandırılmaktadır. Aman siz siz olun sabah kahvaltısında çay niyetine içmeye kalkışmayın dostlar... İskoçlar içer onlara bakmayın... Sabah Viskisi diye anılmasının sebebi ise çok tatlı, narin ve yumuşak içimli olmasından kaynaklanmaktadır. Bu özelliğini de 3 defa bakır imbiklerde damıtılmasına ve en önemlisi 3. damıtımda islenmemiş malt kullanılmasına borçludur. Bir de üzerine Fransız Şarap fıçılarında 12 yıl dinlenince ortaya ipek gibi hafif ve çiçek kokuları ile dolu bir viski ortaya çıkmakta Dostlar. Kadehinizden aldığınız ilk yudumda başlayan tatlılık damağınızı kaplayacak ve ardından damağınızdan burnunuza taze kokular gelmeye başlayacaktır. Tam bir yemek öncesi Malt'ı olup akşam üzeri soğuk su ilavesi ile doyumsuz lezzetler yaşayacağınız garantidir Arkadaşlar.

Bu arada; daha önceki yazılarımda da bahsettiğim üzere Malt'larınızı % 50 oranında kireçsiz, yumuşak; ve de en mühimi çok soğuk su ile seyreltip içmenizi öneriyorum. Hatta işi abartıp, benim yaptığım gibi buzu eritmek suretiyle elde ettiğiniz BUZ SUYU' nu  viski' nizle evlendirin. Suyu iplik gibi akıtıp, viski'nizin içine düşer düşmez kadehinizin ağzından çıkan kokuları içinize çekin. Çok büyük keyif alacaksınız. 
Bunun dışında benim gibi  bazı Viski sapıklarının yaptığı ve adına da Bar Kültüründe On The Rocks denilen bir uygulama var ki anlatmadan geçemeyeceğim. Bunun için park veya bahçelerden topladığım çakıl taşlarını güzelce yıkayıp fırça ile temizledikten sonra Buzluk kabının içinde 1 hafta kadar tutuyorum Dostlar. Soğuğu içine iyice sindirmiş olan bu çakıl taşlarından 2-3 tanesini Viski bardağınızın içine koyup üzerine Viski ve soğuk su ilave ettiğimde içim sırasında hem Viski'm soğuk kalıyor hem de ilave buza gerek kalmıyor. Her yudumda Viski'min tadını seyreltmeden keyifle yudumluyorum. Home made On The Rocks... Herkese tavsiye olunur.  
Eveeeet Dostlar uzun bir aradan sonra sizlerle tekrar buluşmak güzeldi. Arayı uzatmayacağıma emin olabilirsiniz. Şimdilik Herkese keyifli ve afiyetli günler diliyorum. Sevgiyle... 

20 Kasım 2012 Salı

Veee WHISKY'nin sonu...

Şaka şaka... Tabii ki böyle birşey yok. Viski'nin sonu gelirse sizler bizler ne yapacağız o zaman değil mi Dostlar? Sadece Haziran Ayında yazmaya başladığım ve çok da keyifle anlattığım Viski hikayesine bir süre ara vereceğiz. Yoksa ne biz ondan ne de o bizden vazgeçebilir. Ancak konuya ara vermeden önce diğer ülke viskilerinden de söz etmemek olmaz. Ne de olsa onların da etiketlerinde Whisky ya da Whiskey yazmakta.
Hazır Amerika kıtasında iken biraz daha kuzeye çıkıp Kanada viskilerinden dem vuralım biraz. Evet dostlar İskoçya, İrlanda ve Amerika B.D ne oranla daha küçük ölçekli olmasına rağmen Kanada da Viskileri ile nam salmıştır Alkol dünyasında. Kanada Viskileri de Amerikan Viskileri gibi Çavdar ve Mısır'dan damıtılmaktadır ve doğal olarak da Malt kategorisinde Kanada Viskisi yoktur.  Ancak bu demek değildir ki  Kanada  viskileri  kötüdür. Sadece Scotch, Irish ve Bourbon'larla yarışamazlar o kadar. Bununla birlikte kokteyllerde  kullanmak  için  ideal viskilerdir. Örneğin en iyi Manhattan kokteyli Canadian Club'dan yapılır. İşte bu özelliklerinden dolayı da bol buzla içilen Yaz Viskisi kıvamındadırlar. Aslında Kanada  1769 yılından bu yana viski  üreticisi bir ülkedir. Hatta ABD'deki meşhuur içki yasağı  yıllarında yine meşhuuurr Al Capone'a yıllarca üreticilik yapmıştır.  Yani kısaca Al Capone ününü biraz da Kanada Viski üreticilerine borçludur.  

Bakınız UNTOUCHABLES - DOKUNULMAZLAR  filmi..
1987 yılında Brain De Palma yönetmenliğinde çevrilen bu  filmde,  Sir Sean CONNERY'de  Jim MALONE adında İrlanda göçmeni bir Amerikalı polis memurunu canlandırmaktaydı ve bu rolü ile de OSCAR'ını kapmıştı. Eeee daha önce ki yazılarımızda dedik ya, kendisi Viski'nin adı geçen her  organizasyonda bulunur diye. İşte; UNTOUCHBLES filiminde de evinde vurulmadan önce bile Viski'sini yudumluyordu Usta... 


Neyse biz konumuza dönelim. Kanada Viskileri içinde en tanınmışları olarak, ülkemizde de tüm grosmarketlerde rahatlıkla bulunabilen Canadian Club  ve Black Velvet'i sayabiliriz. Bunun dışında Seagram's ve Canadian Mist de ara sıra boy göstermektedirler raflarda. Fiyatları da gayet makul seviyelerde. Bir kere denemekte fayda var dostlar. Ama dediğim gibi çok şey beklememek lazım.


Gelelim  Uzakdoğunun küçük ama çalışkan adamları Japonlara. O da nereden çıktı derseniz Viskiden çıktı derim. Çünkü Japonlar 1899 yılından bu yana viski üretiyorlar. Ancak yeni veya özgün bir tad yerine Scotch Viskilerini başarılı bir şekilde taklit ediyorlar. Daha doğrusu İskoçya'da birkaç damıtımevini satın alarak buradan getirdikleri Malt viskileri kendi ürettikleri tahıl viskileri ile harmanlayıp piyasalarına sürmekteler. Aslında Japonya'nın kuzeyi viski yapmak için uygun tabiat koşullarını sağlamasına rağmen  PEAT (Turba) kömürünün olmayışı Japonları İskoç viskilerinin bire bir taklitlarini yapmalarına engel oluyor. 

Ancak şunu da belirtmeden geçmeyelim ki Japonya'da üretilen NIKKA, YAMAZAKI ve SUNTORY çok ama çok kaliteli viskilerdir. Hatta dünya klasmanında bir çok İskoç Viskisinin önünden ödül almışlıkları bile vardır. Bunda ilginç tasarımlı şişelerinin de etkisi olduğu söylenebilir. 
 

Ve Japon insanlar için söylenen genel kural Viski de de geçerli; 
'Japon yaptı mı yapıyor kardeşim.'


  


Bir de Hintli'ler bu işe soyunmuşlar dostlar. Gerçi sadece BAGPIPER markalı viskileri dünya çapında değer görmekte olup, bunun dışında bilinen markaları yoktur. Hintli'ler de Malt viskiyi  İskoçya dan satın alıp kendi tahıl viskileri ile karıştırarak viski üretmekte ve sadece kendileri içmektedirler. Onun için arayıp, bulayım diye uğraşmayın...

Geleliiimm bizeee... Çoğumuzun bildiği üzere Ankara Viskimiz var bizimde. 1957 yılında TEKEL tarafından üretilmeye başlanmış idi. Hatta etiketinde MALT VİSKİ bile yazar. Aslında doğrudur. Tamamen Arpa maltından yapılmış bir viskidir. Ancak İskoç Viskilerinin kalitesini beklemek yanlış olur. Buna rağmen tatlımsı ve hoş içimli bir aperatif olarak yudumlaya bileceğiniz bir viski. Artık size kalmış... 

Evet Dostlar; iyisiyle kötüsüyle Viskiyi ve Viski dünyasını tanıtmaya çalıştım sizlere. Artık bundan sonrası size ve damak tadınıza kalmış, ister Malt içersiniiiiz, ister Bourbon ama bir şey var ki bundan sonra bilerek ve hissederek içeceksiniz Viski'nizi. Sarhoş olmak için değil... Zaten amaç da bu; Viski'den zevk almak. Sabah baş ağrısı ile uyanmak değil. Çünkü viski kültüründe bu yok.
Başta da dediğimiz gibi Viski biyografisinin sonu geldi ama daha sonra ki haftalarda Viski içme detayları, Viski adabı Viski eşlikçileri gibi konulardan da dem vuracağız.  
Ha bu arada 'Oğlum bu kadar anlattın da sen evde ne içiyorsun' diye merak eden Dostlar'a da aşağıdaki fotoğraf  bir  fikir  verir  sanıyorum.
 Haftaya başka bir konuya gireceğiz. Şimdilik hepinize iyi haftalar. Sevgilerimle.